top of page

Ece Temelkuran'dan Selami Şahin röportajı: "Sen mevsimler gibiiiisin..."

“Bak şimdi, insan dört mevsimi yaşayacak. Mesela devletle bir toplantıdasın, ona göre davranacaksın. Diyelim ki ailenle birliktesin ona göre olacaksın. Ama mesela dört-beş arkadaş çıkmışsın, balık yiyorsun, rakını yudumluyorsun... O zaman eğleneceksin!”

Selami Şahin, ben konuşmayı hafifletmeye, uçurmaya çalıştıkça en son dayanamayıp böyle diyor. Hani yani “Artık ısrar etme” der gibi. Ben istiyorum ki o komik hikayelerini anlatsın, gülünsün, eğlenilsin, ama olmuyor. O bugün son derece ciddi. Arada bir “Hiç iştahım yok” deyip deyip bir şeyler yiyor, tek yaptığı espri bu. Belki de bugün Selami Şahin performansı yapası yok. Ve belki de haklı da... Belki de her şey aslında çok ciddi…

Başkalarının sandığınız bütün şarkılar onun

Onun için “Selami Şahin ne müziği yapıyor bilmiyorum ama insan içerken hep onun şarkılarını hatırlıyor” diye yazmış biri internet sitelerinden birinde. Hakikaten öyle. Kim olursanız olun ya onun şarkıları geliyor insanın aklına belli bir kadehte ya da birinin aklına gelip söylediğinde farkına varıyorsunuz ki hiç öğrenmemiş olsanız da şarkıyı baştan sona biliyorsunuz aslında.

“Bir gazinoda bir hanım grubu bana bir mesaj yollamış kulise. Şöyle yazıyordu:

‘Sayın Selami Şahin, bundan sonra sizin adınız Selami Şahin değil. Bundan sonra sizin adınız Bu da mı senin Selami?’ Her türlü beste yaptım çünkü ben. Çok hit yaptım, ondandır.”

Evet, başkalarının sandığınız bütün şarkılar onun. Başka şarkıcıların yüzleriyle, sesleriyle hatırladığınız hemen hemen bütün şarkılar da dahil buna. Tanju Okan mesela, mesela “Benim en iyi dostum içkim sigaram”. Tanju Okan mı?

“Bak o şarkı mesela. Tanju ile içiyorduk bir gün. ‘Yahu Selami sen ne iyi arkadaşsın’ dedi. Halbuki ‘Benim en iyi dostum içkimle sigaram. Zaten onlar da terk ederdi param olmasa’ dedi. O şarkı o gün öyle çıktı.”

Selami Şahin tek tek bütün bildiğimiz şarkılarla ilgili benzer hikayeler anlatıyor. Bir kadınla ayrılırken “Dostça ayrılıyoruz” diye bir cümle duyuyor, bir şarkı çıkıyor. Eşi “Sen benim başımın tatlı belasısın” diyor, oradan başka bir hit çıkıyor. Bu hikayelerden hitler kadar çok var Selami Şahin’de. “Ben hayattan şarkı topluyorum aslında” diyor. Galiba Selami Şahin, sokaktaki insanlar için, sokaktaki insanlardan şiir topluyor, sonra onlardan sokaktaki insanların söyleyebileceği şarkılar yapıyor. Ve bu 50 yıldır devam ediyor. Hikayenin başlangıcı da hiç de bugünkü neşeli Selami Şahin fotoğrafına uymuyor...

Tahta bavuluyla gezip tek tek iş baktığı lokantaları anlatıyor

“14 yaşında şarkıcı olmak için Yayladağı köyünden kalkıp İstanbul’a geldim ben. İstanbul’u, Beyoğlu’nu da sadece o zaman bir film izlemişim siyah beyaz oradan biliyorum: Beyoğlu Piliçleri.”

Tahta bavuluyla gezip tek tek iş baktığı lokantaları anlatıyor. Yerlerini tarif ederek. Sonunda ilk işi “Ağa Cami’nin oradan girersin biraz yürüyünce solda bir otel vardır, Şato Otel”de başlıyor. Yerleri siliyor, odaları temizliyor. Sonra Karaköy Muhallebicisi, Lades Lokantası, ütücülük...

Dinleyen anlamayacak gibi, anlasa da hissetmeyecek gibi

“İstanbul orman gibi geliyor bana o zaman, tek başımayım. Bir tek bizim köyden Sirkeci’de bir adam var. Onun da babası imam, İstanbul’a gidip geliyor. İmam geldikçe kazandığım parayı veriyorum ki annemle babama götürsün. O zaman ne telefon, ne banka hesabı, ne bir şey var. Yemiyorum içmiyorum eve para götürüyorum. Hatta bir gün var hiç unutmam.”

Yoksulluğu, yoksulluk bitip gittikten sonra anlatmak garip bir tereddüt yaratıyor anlatanda. Dinleyen anlamayacak gibi, anlasa da hissetmeyecek gibi. Bu tereddütle susuyor Selami Şahin, sonra devam ediyor yeniden:

“Bir akşam sadece yarım ekmek alabildim. Ama düşünüyorum, odada bir tahta dolap var, daha önce bir külah siyah zeytin almışım. Diyorum ki ‘Gideyim odaya da bu ekmeği zeytinle katık ederim.’ Gittim odaya baktım ki zeytinler yok, çekirdekleri var. Ertesi gün de annemlere para yollayacağım yine. O zaman içimden bir ses dedi ki ‘Selami para azalmasın, zeytin alma.’ O gece, bak ne zaman siyah zeytin görsem aklıma gelir bu, o zeytin çekirdeklerini eme eme ekmeğe katık ettim. Öyle taptım yani ben annemle babama. Ama sonra...”

Ne olduğunu şaşıracak kadar ünlü

Burada bir heyecan dalgası, kaç kere aynı cümleyi tekrar ettiğinin farkında olmadan söylüyor:

“Ama sonra annemlere ev yaptırdım İskenderun’da, çok geldiler benimle yaşadılar. Telefon aldım, banka hesabı açtırdım...”

Çünkü 17 yaşına geldiğinde ünlü artık. Ne olduğunu şaşıracak kadar ünlü.

“O zaman Sirkeci’de Doğu Bank’da dönerdi bu plak işleri. İrfan Bozbakır vardı, bestekar. Ben plakçıda çalışıyorum, getir götür işleri. Bir gün İrfan beye dedim ki ‘Ben şarkıcı olmak istiyorum’. Dinledi beni, hemen aradı Avni Anıl’ı ‘Bir çocuk var, bak bakalım’ diye. Avni Anıl’a gittim. Beni dinler dinlemez İrfan beyi aradı. ‘Hemen’ dedi, ‘Bu çocuğa bir plak yapıyoruz’. Okuduğum şarkı da ‘Gurbette ömrüm geçecek, bir daracık yerim bile yok.’ Sonrası işte Kulüp Son Durak, Kurtuluş’ta. O kadar küçüğüm ki bıyıklarıma siyah boya sürüyorum, büyük görünmek için. Sonrası Çakıl Gazinosu, matineler...”

Peki ünlü olur olmaz, yani işte gençlik de var, aşklar, maceralar?..

“Bak şimdi herkes aşk yaşar bekarken. Ama ben kimseye evlilik vaat etmedim, söz vermedim. Kimseyi kırmadım. Beyefendiler de öyle çok konuşmaz şu vardı bu vardı diye. Benim bir kuralım var, bakarım, sahipli mi? Evli, nişanlı, öyleyse kız kardeşime bakarsam ona bakarım! Tabii yine de ünlü olunca telefonunu verenler, konuşalım, buluşalım diyenler... Ama işte hastaya ilaç vermeden önce doktor iyi tahlil etmezse ölümüne neden olabilir!”

Aniden gülüyor. Hemen susup “Aman hanım kızacak yine” diyor. Hanımın kızacağı şeyleri hiç konuşmuyoruz zaten, kenarından bile geçmiyoruz.

“Si-la-mi Şahin!”

Ünlü olup da müzik dilini bilmeyince olmaz deyip kendi kendine nota öğreniyor ve meşhur esprisini de bu sırada icat ediyor:

“Si-la-mi Şahin!”

Hep espriler, hep komik hikayeler. Hep mi böyleydi yoksa sahne mi onu böyle yaptı?

“Annem derdi ki, ‘Altı çocuğum var, bir tek Selami’ye kızamıyorum. Nereden buluyor bu hazır cevapları bilmem. Bu oğlan bir şey olacak da inşallah hayırlı bir şey olur’. Hep böyleydim ben.”

Sonra kendi kurallarını sayıyor. En çok söylediği üç cümle şöyle:

“Hayatta benden küçük kimse yok, benden büyük de kimse yok.”

“Hayatta yürüyeceğin yolu ve yol arkadaşını iyi seçeceksin.”

“Hasat zamanı tarlaya bak. Dolu başakların boynu eğik olur, dik olanların hep içi boştur.”

“Bir topluluğa girdiğinde nasıl karşılandığın değil, nasıl uğurlandığın önemlidir.”

Selami Şahin'le Yeniden Gazino

Selami Şahin bugünlerde “Yeniden Gazino” yapıyor.

“Gazinoları özleyen aileler gelecek” diyor, ama ekliyor “Gençlere göre de bir gazino olacak ama.”

Küçükçiftlik Park’da geçen yaz yapılan, Emel Sayın’la birlikte çıktıkları geceyi hatırlatıyorum, sahneye çıkınca cep telefonlarıyla selfie çeken yeni gazino neslini. Ne düşünüyor?

“Onlar da gelecek, herkes gelecek. Çünkü herkese göre bir şeyler yapıyoruz. Bütün mevsimlere göre.”

Küçükçiftlik Park’taki gazinoda arka masada oturan kıranta amcalar ve zarif hanımlar geliyor aklıma, şarkıları ağırbaşlılıkla mırıldanan. Ve öndeki gençler aynı şarkıyı bağıra bağıra söyleyen:

“Özledim tenin kokusunu özlediiiim!”

Herkese göre bir şeyler var Selami Şahin’de ve Si-la-mi Şahin 50 yıldır böyle, mevsimler gibi değişiyor. Bildiğinizin farkında olmadığınız şarkıları yazıyor, hepsini ezbere bildiğinizi hep yeniden fark ettiğiniz şarkılar, dört mevsime göre şarkılar. Şimdi o şarkıların kitabını da yapacak. Sözler ve notalarla. Hatta albümü de hazır:

“Deli deli şarkılar!”

“Albümün adı Deli Deli mi?” diye soruyorum, gülüyor.

Bu yazı meyhanedeyiz.biz'de yayınlanmıştır.

Tanıtılan Yazılar
Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Henüz etiket yok.
bottom of page